SEVDİĞİNİZİN KIYMETİ YAŞARKEN BİLİN VE ONA GÖSTERİN

SONRA ÇOK GEÇ KALMIŞ OLURSUNUZ

Önce sevginin ne olduğunu çok iyi anlamak ve kavramak gerekir.
Belki de anlamadan finalize olmak.
Boş bir sevgi ne işe yarar….
Tabi ki seviyorum deriz, ama sevginin anlamını, gösteriş tarzını kendimize göre değerlendirir ve ona göre davranırız.
Karşımızdaki anlar mı anlamaza mı bunu ona hissettirebildik mi hiç düşünmeyiz.

SEVGİ: (bir kilo baklava değil tabiî ki) Sevgi bana göre saygı duymak, değer vermek, onun yanında olmaktan hoşlanmak, onunla birlikte vakit geçirmekten zevk almak, onsuzluğu hissedince yapayalnız bir boşluktaymış hissi yaşamak. Sevgi onunla mutlu olmak, sevgi dokunmak, sevgi onu her şeyden korumaya çalışmak, sevgi onun mutsuzluğunun senin mutsuzluğunun olması ve daha birçok şey sayılabilir.
Herkese göre değişebilir.
Ama ana öğeler olmazsa olmazlar ise saygı, değer vermek, onu olduğu kabul etmek, onu küçültmek yerine övgüyle ve değer vererek onurlandırmaktır.
Peki sevgimizi nasıl gösteriyoruz?
Herkesin sevgi dili farklıdır. Karşılıklı olarak herkes karşı tarafın sevgi dilini (yani sevgiyi algılama dilini) öğrenmesi gerekir. Bu da karşınızdakini iyi tanıyararak ve tanımaya çalışarak, onu gözlemleyerek olur.
Herkesin ama herkesin bir sevgi dili vardır, herkesin ikna edilme dili farklıdır, herkesin sevgiyi algılama dili farklıdır. İşte bu yüzden eşinizin, çocuğunuzun, yakınlarınızın, arkadaşınızın, sevdiklerinizin sevgi dilini öğrenerek ona onun anlayacağı bir dille sevginizi gösterebilirsiniz.
Öyle gelmiş öyle gider demeyin asla, sevdiğinizi kaybettiğiniz anda pişmanlıklar başlayacak ve “keşke..keşke “ diyeceksiniz.
Artık sevdiğiniz geri gelmeyecektir.
Ona asla sevdiğinizi belli edemeyeceksiniz.
Ona “seni çoook seviyorum ” isteseniz de diyemeyeceksiniz.
Ne kadar pişman olsanız, ne kadar keşke deseniz boş artık. Çünkü pişmanlığınız da, keşkekleriniz de artık hiç bir şey ifade etmeyecektir.
Hem şunu asla unutmayın “SEVGİ VE SAYGI” mutluluk kapısını en önemli anahtarıdır. Önemli olan hayatınızın mutluluk içinde geçmesini istiyorsanız! Bu şifreyi çözmektir. Şifreyi çözmek de çok kolay..
Nasıl mı?
İşte size benden en önemli ipucu …..
Önce sevdiğinizi tanıyın,onun nelerden hoşlandığını öğrenmeye çalışın,“sen öpülerek sevildiğini anlarsın….
O da dokunarak…
bir başkası ” seni seviyorum” demekten, bir başkası takdir edilerek, başka biri hediye almaktan, bir başkası güzel sözden…”
işte bunu fark edip, hayatınıza soktuktan sonra şifreyi çözdünüz demektir.
Bazılarımızın bu konu da ne kadar inatçı olduğunu gördüm ” 40 yıllık evliler ve bir kere eşine güzel söz söylememiş, bir kere “hoş geldin canım demek bu kadar mı zor” deyiver dediğim de “bu güne kadar yapmamışım daha yapamam” deyip geçiyor. Eşiyle konuştuğumda ise “bir kere bana hayatım demedi, bir kere bana canım demedi” yakınmaları ile karşılaştım.
Allah’ın bize sunduğu bu sevgiyi göstermek de, neden bu kadar zorlanıyoruz bilmem. Biz bunu başaramazsak kişisel yaşantımızda ve toplumda her zaman sönük ve mutsuz ve başarısız olacağımızı unutmayalım.
Dilerim sevdiğine onu kaybetmeden sevgisini sunanlardan olursunuz…..
Dilerim sevgiyi yaratılan her şeye yayan geniş bir bir sevgi bahçeniz olur ve oradaki çiçekleri suladıkça yeşeren bolca sevgileri kucaklarsınız.
Her şeyden önce de canlarımız olan çocuklarımıza karşılıksız sevgiyi ve sevilmeyi sunan anne-babalar oluruz.
Her şey gönlünüzce olsun…

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın