ZEYTİNYAĞI VE SAĞLIK

Diyet Yağı ve Yağ Asitleri

Yağ tüketimi, besinlerin doğal bileşiminde bulunan ve besinlerden ayrıştırılan görünür yağın toplamıdır.

Sütten elde edilen taze tereyağı ve kahvaltılık margarinin % 80-85’i, sade yağ, margarin, zeytinyağı ve bitkisel sıvı yağların ise % 95-100’ü yağdır.

Diyetle alınan yağın yağ asitleri farklıdır. Yağ asitleri genelde doymuş, tekli doymamış ve çoklu doymamış olmak üzere üç grupta toplanır. Bitkisel sıvı yağlarda en çok çoklu doymamış, zeytin ve fındık yağında tekli doymamış, hayvansal yağlar ile katı margarinlerde doymuş yağ asitleri bulunur. Balık yağında çoklu doymamış yağ asitlerinin oranı diğer hayvansal yağlardan daha yüksektir. Çoklu doymamış yağ asitleri de omega-3 ve omega-6 olmak üzere iki grupta toplanır. Omega yerine n-3,n-6 şeklinde de belirlenir. Bitkisel sıvı yağlardaki yağ asitlerinin çoğu n-6 grubundadır. n-3 yağ asitleri en çok balık yeşil yapraklar, kolza, ceviz gibi besinlerin yağında bulunur. Bu yağ asitleri insan sütünde ve az miktarda yumurtada bulunurken, hayvan sütlerinde yoktur.

Diyet Yağı ve Yağ Asitlerinin Serum Lipit ve Lipoproteinlere Etkisi

Doymuş yağ asitlerinden, özellikle palmitik, miristik ve laurik asitlerden (tereyağı, iç yağı, katı margarin) zengin diyet, plazma LDL ve HDL-kolesterolünü yükseltirken; bunların çoklu doymamış, n-6 grubu yağ asitlerinden zengin yağlar (çiçek yağı, soya yağı, mısırözü yağı vb.) ile yer değiştirmesi, LDL, HDL ve total kolesterolü düşürmektedir. Doymuş yağ asitlerinden zengin yağlar yerine tekli doymamış yağ asitleri içeren yağlar (zeytinyağı, fındık yağı vb.) kullanıldığında ise total kolesterol ve kötü kolesterol olarak bilinen LDL kolesterolde düşme olurken, iyi kolesterol olarak tanımlanan HDL kolesterol değişmemektedir.

Diyet Yağlarının Trombositler ve Tromboz Oluşumuna Etkisi

Çoklu doymamış yağ asitlerinden n-3 grubu (balık yağı) ile vasküler, inflamatuar ve alerjik hastalıklar arasındaki ilintiler son yılların araştırma konusu olmuştur. Bu yağ asitlerinde eikozapentoenoik asit ve dokozahekzenoik asit (EPA ve DHA)’lerin koroner arter ve serebrovasküler hastalıkların önlenmesinde etkili olabilecekleri üzerinde durulmaktadır. Çoklu doymamış n-6 grubunda (bitkisel sıvı yağlardan) sentezlenen prostaglandinler trombositlerin agregasyonunu artırarak tromboz oluşum riski yaratırken; n-3 grubu yağ asitlerinden sentezlenen prostaglandinlerin bu olumsuz oluşumu önlemekte etkili olduğu bildirilmiştir. 

Diyet Yağları ve Yağ Asitlerinin Kardiyovasküler Hastalıklarla İlintisi

Koroner kalp hastalıklarının oluşumunda LDL-kolesterolün oksidasyonu önemli rol oynamaktadır. Çoklu doymamış yağ asitlerini içeren bitkisel sıvı yağların alımının artması, serbest radikallerin oluşumunu artırır. Bunlar da LDL-kolesterolün oksidasyonunu hızlandırır. Temel yağ asidi tekli doymamış oleik asit olan zeytinyağının oksidasyona duyarlılığı azdır, dolayısıyla LDL-kolesterolün oksidasyonunda etkisi önemsizdir.

Akdeniz diyeti doymuş yağı az, zeytinyağı ve antioksidanları çok içerdiğinden KKH riskini azaltmaktadır. Ekonomik koşulların iyileşmesiyle et, dolayısıyla doymuş yağ tüketiminin artması hastalık riskini de arttırmaktadır. Bunun yanında KKH riski yüksek olan ülkelerde Akdeniz tipi diyete yönelme hastalık riskini azalmaktadır.

Zeytinyağı ve Hipertansiyon

Epidemiyolojik araştırmalarda hipertansiyon ile diyetin doymuş yağ içeriği arasında pozitif, çoklu ve tekli doymamış yağlarda negatif korelasyon bulunmuştur. Bir araştırmada Akdeniz tipi diyetteki zeytinyağı doymuş yağ asitlerinden zengin yağla değiştirildiğinde, kan basıncında yükselme gözlenmiştir. Başka bir çalışmada tekli doymamış yağ asidi alımı ile sistolik ve diastolik kan basıncı arasında ters ilinti bulunmuştur. Bu ilinti hipertansiyonu etkileyen diğer faktörler kontrol edildiğinde de önemlidir. Ayrıca hipertansif bireylerin düşük yağlı diyetine tekli doymamış yağ asidi içeren zeytinyağı eklendiğinde kan basıncında düşüş olmuştur. Buna göre görünür yağ olarak zeytinyağı kullanımı, düşük tuz alımı ve beden ağırlığının denetimi ile birlikte hipertansiyon riskini azaltabilmektedir.

Sızma Zeytinyağının Ağrı Kesici Etkisi

ABD’li bilimadamları, yararları saymakla bitmeyen sızma zeytinyağının ağrı kesici etkilere de sahip olduğunu keşfettiler. Philadelphia’da faaliyet gösteren Monell Kimya Merkezi araştırmacıları sızma Zeytinyağında ‘İbuprofen’ adlı ağrı kesicilerde bulunan bir maddeye rastladılar. Düzenli olarak günde50 gramsoğuk presle sıkılmış sızma zeytinyağı kullanımının, günlük olarak tavsiye edilen İbuprofen dozajının yüzde 10’una denk ağrı kesici etkisinin bulunduğu belirtildi. Araştırmada, önerilen düzeyde sızma zeytinyağı yemenin, migren gibi genellikle kronik ağrıların etkilerini azalttığı da ifade edildi.

Osteoporoz

Zeytinyağının kemik minerilizasyonu üzerine etkisi araştırıldığında; PUFA (ayçiçek yağı) ile MUFA  (zeytinyağı) karşılaştırılıp en iyi minerilizasyonun MUFA  (zeytinyağı) alımıyla gerçekleştirildiği kanıtlanmıştır. Zeytinyağında bulunan fitoestrojenlerin seks hormonlarını bağlayan globülini bloke ederek kemik minerilizasyonunu destekleyip serbest östrojenlerin varlığını artırarak kemik erimesine mani olduğu tespit edilmiştir.